Hafta sonunda Samsun ve Amasya taraflarında Kenevir hasadına katıldık. Kenevir denilince herkesin aklına ilk etapta “esrar” gelebilir ancak bahsettiğimiz kenevir endüstriyel olanı… Dişi değil erkek kenevir… Esrarın etken maddesi olan tetrahydrocannabinol (THC) oranı düşük çeşitler... Anadolu’nun en eski bitkileri arasında yer alan kenevir, dünyada mucizevi bitki olarak lanse ediliyor. Onu özel kılan ise tekstil, gıda, kozmetik, otomotiv, inşaat, enerji, kağıt, biyopolimer, petrokimya ve ilaç sanayii dahil pek çok sektörde kullanım alanı oldukça geniş bir ham madde niteliği taşıması. Türkiye’de 1960’larda 140 bin dekarda gerçekleştirilen kenevir üretimi, sonraki yıllarda sistematik olarak azaltılmış ve 1990’lara gelindiğinde alan 30 bin dekara kadar gerilemiş. 2008’de ise kenevir ekiliş alanı 10 dekara kadar düşmüş. Yanlış okumadınız, sadece 10 dekar… 2016’ya gelindiğinde ise 19 ilde yetiştirilmesi kontrollü olarak serbest bırakıldı ve TÜİK verilerine göre üretim 2017’de yaklaşık 46 dekarda gerçekleşti. 2018 sonu itibarıyla ekim alanının yaklaşık 200 dekara ulaştığı kaydediliyor ama 140 bin dekarlık üretimden sonra 200 dekar devede kulak bile değildi. Ta ki Ocak 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kenevir üretimini teşvik edecek açıklamalarına kadar. Erdoğan, “Keneviri ithal ediyoruz. Burada kenevire dayalı yapılması gereken bazı şeyler varsa o ithal ürünlerle yapıyoruz. Ama şimdi yeniden bu alanda Tarım Bakanlığı’mız bir çalışmanın içerisine giriyor ve bu adımları atacağız. Yeniden bunu üreteceğiz” demişti. Ezbere üretim değil bütüncül plan şart Açıklamaların ardından kontrollü kenevir üretilen il sayısı 20’ye çıkarıldı. Böylece kenevir mevzusu Türkiye’nin gündemine oturdu. Hem kamuoyunda merak artmış hem de bu işe girmek isteyenler kendi çapında arayışa koyulmuştu. 2018’de 10 dekar alanda ekili olan kenevirin 2019’da ekim alanı 1000 dekara, 2020’de ise 4 bin 500 dekara çıktı. Ancak her zaman olduğu gibi işin üretiminden başlayarak tüm safhalar aceleye getirilerek eksik ve yanlış planlandı. Bütüncül bir plandan uzak, ezbere yapılan bu üretim hüsranla sonuçlandı. Çünkü bu işe girişen hiç kimse kenevirin hasadı ve sonrasına dair koordinasyon yapmamıştı. Ürünler zar zor hasat edildi ve üretenlerin elinde kaldı. Zira süreci katma değerli hale getirecek entegre bir sanayi yatırımı da ortada yoktu. Dolayısıyla 2021’de kenevir ekiliş alanı 700 dekara kadar geriledi. İşte bu sıralarda işe daha temkinli yaklaşan, fizibilite çalışması yaparak konuya bütüncül yaklaşan birkaç şirket ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) düğmeye bastı. 2022’de üretim yeniden 2 bin 300 dekara çıktı. Kenevir üretimine planlı programlı giren şirketlerden Keneviro’nun yönetim kurulu başkanı Uğur Balkuv, Amasya Suluova’daki hasat ve Samsun’daki fabrika ziyareti sırasında bize bu işe nasıl girdiklerini, geldikleri noktayı ve Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini anlattı. Kenevir işinin kendileri açısından ilk gündeme gelmesinin 2017 yılına dayandığını söyleyen Uğur Balkuv, oğlu Orhun Balkuv’un ABD’de eğitim aldığı sırada bu konuyu araştırmaya başladığını ancak yatırım şartlarının 2022’de oluşmaya başladığını söylüyor. Tabii baba oğul bu konuda kendi başlarına hareket etmemişler. Bilim insanlarının da kapılarını çalmışlar. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Ünal Yavuz, OMÜ Kenevir Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Selim Aytaç ve Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. İbrahim Demirtaş’ın kenevir için verdiği emek göz ardı edilemez. Balkuv 2023’te tek başlarına 5 bin 200 dekarda kenevir üretimi gerçekleştirdiklerini söylüyor. TİGEM’in 220 dekardaki üretimi ve irili ufaklı diğer alanlarla birlikte kenevir ekimi 5 bin 600 dekara ulaşmış. 301 çiftçi ile sözleşmeli kenevir üretimi gerçekleştirdiklerini kaydeden Balkuv, 2024’te ekiliş alanını 16 bin dekara çıkarmayı planlıyor. “Bu işin temelinde tohum var” diyen Balkuv, 2022’nin başında Keneviro’yu kurduklarını ve mart ayında 19 Mayıs Üniversitesi’nde ıslah çalışması tamamlanan yerli sertifikalı tohum ‘Narlı’nın 10 yıllık üretim ve satış haklarını aldıklarını söylüyor. Küresel ekim alanı 7 milyon dekar Balkuv kenevirin temelde beş alanda faydalanma noktası olduğunu söylüyor: Dış çeperindeki lifleri, içinde odunsu kısmı olan kıtığı, yaprağı, tohum öncesi çiçeği ve tohumu… Yaprak ve çiçek kısmının şu an yasal olarak kullanıma kapalı olduğunu hatırlatan Balkuv, bu konuda Tarım Bakanlığı’nın mevzuat üzerinde çalıştığını söylüyor. Ama kenevirin diğer üç çıktısından şu an yararlanılıyor. Balkuv, “Liflerinden elyaf yapıyoruz. Bunun tesisini yaptık; makineler de geldi ve kuruluyor. Gelecek ay üretime geçeceğiz. Önce elyaf ardından da kenevir ipliği üreteceğiz. Bunlar hem teknik tekstile uygun hem de hazır giyime uygun iplikler olacak. Bunun yanı sıra kenevirin kıtığından da kedi kumu yaptık” diyor. Dünyada kenevir endüstrisinin çok ileri olmadığını ifade eden Balkuv, küresel kenevir ekim alanlarının 7 milyon dekar olduğunu hatırlatıyor. Bunun 350 bin dekarı Avrupa Birliği’nde… Bu rakamların küresel açıdan çok düşük olduğunu savunan Balkuv, Türkiye’nin ise ciddi bir potansiyeli olduğu görüşünde. Güney Amerika’da imalatın daha çok inşaat sektörüne yönelik olduğunu belirterek kenevirden tuğla, çimento ve sıva üretildiğini kaydediyor. Güney Afrika’da ham maddesi kenevir olan malzemelerle 12 katlı inşaat yapıldığını belirten Balkuv, minimum ekolojik ayak izine sahip binanın esnek ve depreme dayanıklı olmasının yanı sıra ısı ve ses izolasyonun yüksek olduğunun da altını çiziyor. Pek çok sektörde ezberleri bozabilir yeni kapılar açabilir ABD ve Kanada’da ise kenevir üretiminin odağının daha çok ilaç ve kozmetik sektörüne yönelik olduğunun altını çiziyor. Kenevirin tekstilde en büyük ayağının ise Fransa olduğu notunu düşüyor. Kenevirin Türkiye’de bir dönem yasaklandığı yönünde bir algının olduğunu ancak bunun doğru olmadığını belirten Balkuv, “1933’te çıkarılan yasa ile uyuşturucu özellikli kenevirin ekilmesi zaten yasaklanmıştı. Ama endüstriyel kenevir ekimi hiçbir zaman yasayla yasaklanmadı. Ama kurumların tereddütleri vardı; o yüzden teşvik etmediler ve kolaylık gösterilmedi. Endüstriyel kenevir için resmi değil ama dolaylı bir yasaktan bahsedilebilir” diyor. Anladığımız o ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısına rağmen bürokrasi hâlâ kenevir üretimi ve sonrasına yönelik entegre sanayi yatırımlarına biraz temkinli yaklaşıyor. En azından özel sektördeki yatırım iştahını teşvik edecek bir motivasyondan uzak görünüm sergiliyor. Hâlbuki bu alandaki potansiyel ve fırsata bakılırsa kenevir, tarımda yeni bir kapı açıp diğer sektörlerde oyunun kurallarını değiştirerek ezberleri bozacak bir dönüşümün kıvılcımı olabilir. •
Anadolu’nun en eski bitkilerinden kenevir dünyada mucizevi bitki olarak tanımlanıyor. Tekstilden ilaç sanayisine, inşaattan otomotive kadar pek çok sektör için ham madde niteliğinde. Üstelik, uzmanlara göre Türkiye’de milyarlarca dolarlık sürdürülebilir bir ekosistem yaratabilir Türkiye’de 2023 itibarıyla toplam kenevir ekim alanı. 5600 “Bir ülkenin ekonomisi için güç ve kazanç” Türkiye’de kenevir üretim süreçleri ve bu alanda yapılan çalışmaları da bilim insanlarından dinledik. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Ünal Yavuz, Kenevir Araştırma Enstitüsü’nü 2019’da kurduklarını hatırlatıyor. Prof. Dr. Yavuz, “22 projeden 9 patent başvurusu çıktı ve ticari boyut kazandı. Şu an üniversitenin kenevir ile ilgili ürettiği ve ticarileştirdiği 32 patent var. Enstitümüz gıda, kağıt ve selüloz ile ilgili projeler üzerinde çalışılıyor. Bu işin tarladaki üretimi kadar sonrası da çok kritik. Üniversite-sanayi kaynaşması için çabalıyoruz. Elde edilecek ortak tecrübe daha iyi projelerin ortaya çıkmasına ve yeni yatırımlara vesile olacaktır” diyor. OMÜ Kenevir Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç ise son bir-iki yıldır hayallerin gerçeğe dönüştüğünü belirterek, ülke ekonomisi açısından kenevirin ciddi bir güç ve ekonomik kazanç sağlayacağını belirtiyor. Üniversitede çalışmaların 1993’te bir doktora tezi ile başladığını hatırlatan Prof. Dr. Aytaç, “Kenevirde ‘Vezir’ ve ‘Narlı’ çeşitleri 2021’de tescil edildi. Vezir tohum amaçlı, ‘Narlı’ lif amaçlı bir tohum çeşidi… Endüstriyel kenevirle ilgili 11 yeni tohum adayı var. Bunlar yemlik, tekstil, tohum ve sap için geliştirilen çeşitler… Üretim ve ArGe anlamında yapılacak çok şey var. Daha yolun başındayız” diyor. Prof. Dr. Aytaç yeşil mutabakat ve Paris İklim Anlaşması yükümlülükleri açısından kenevirin Türkiye için bir çıkış noktası olabileceğini savunuyor. OMÜ Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Demirtaş, bitki kimyası üzerine uzman bir bilim insanı. Kenevirin medikal, kozmetik ve gıda tarafına odaklanmış durumda. Kenevirin katma değeri yüksek ürünler elde etmek açısından milyarlarca dolarlık potansiyel barındırdığını ancak bunu fırsata çevirebilmek için sürecin tarladaki üretiminden sanayi yatırımına kadar çok iyi şekilde planlanması gerektiğinin altını çiziyor.
Kenevirden neler üretilebilir? Kenevir ile ilgili yapılan Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarından öne çıkan bazı notları paylaşırsak ürünün “doğa dostu ve sürdürülebilir” bir bitki olduğu daha net anlaşılır. Kenevir, Yeşil Mutabakat ve Paris İklim Anlaşması kriterlerine uygun bir ürün olarak kabul görüyor. Tekstil sektörünün sürdürülebilirlik skalasında kenevirden elde edilen elyaf ilk sırada yer alıyor. Ardından keten ve aralarında pamuğun da olduğu diğer ürünler geliyor. Kenevirin ekolojik ve ekonomik katkısı ise oldukça fazla. İşte bazı somut örnekler: ● Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretiyor. ● Bir dönümlük kenevirden, 4 dönüm ağaca eş kağıt üretilebiliyor. ● Kenevir tam 8 kez kağıda dönüştürülebilirken, ağaç 3 kez kağıda dönüştürebiliyor. ● Bir ağaç ortalama 15-20 yılda yetişirken, kenevir 4 ayda yetişiyor. ● Kenevir, gerçek bir radyasyon temizleyicisi olarak biliniyor. ● Dünyanın her yerinde yetişebilen kenevir, pamuğun 8’de biri kadar su tüketiyor. Sapından 10 kat güçlü elyaf elde edilebiliyor. Endüstriyel kenevir pamuktan 2.5 kat daha fazla lif üretiyor. ● Kenevir, yabancı ot ve zararlı popülasyonu kendinden uzak tuttuğu için üretiminde pestisit kullanılmıyor. İkinci ürün olarak toprakların temizlenmesini, yenilenmesini sağlıyor. ● Kenevir tohumundan yağ, gıda ve kozmetik üretiliyor. Kenevir tohumunun protein ve Omega3-6-9 yağ asitleri değeri çok yüksek. ● Tohum küspesinden hem insan hem de hayvan için protein ağırlıklı besin takviyesi elde ediliyor. ● Elyafından iplik, izolasyon malzemesi ve kompozit üretiliyor. ● Kenevir saplarının lifleri alındıktan sonra geriye kalan kısmına kıtık deniliyor. Kenevir kıtığından nefes alan hafif tuğla ve yapı malzemeleri, doğada eriyebilen plastiğin yerini alabilecek biyopolimer, kompozit dış cephe ve izolasyon malzemeleri, havyan altlığı, kedi kumu ve mobilya sektörüne hammadde üretilebiliyor. ● Kenevirin çiçeğinden ve yaprağından CBD, bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçlar ve kozmetik ürünler üretiliyor. ● Tek kullanımlık biyoplastik ürünlerin tamamı, kenevirden üretilebiliyor. ● Bir arabanın gövdesinin kompozit olarak kenevirden yapılması halinde dayanıklılığının çelikten 10 kat fazla olacağı ve daha hafif olacağı belirtiliyor.
MMOB Ziraat Mühendisleri Odas 21 Ocak 2019 tarihinde kenevir bitkisi üzerine bir basın açıklaması yaptı.
Kenevir bitkisi insanoğlunun kullandığı en eski lif bitkilerinden biridir. Anadolu’da kenevir tarımının M.Ö. 1500 yıllarından beri yapıldığını gösteren bilimsel kanıtlar mevcuttur. Kenevir üretimi, esrar elde edilmesinde kullanılması ve zaman içerisinde sentetik liflerin yaygınlaşması nedeniyle küresel ölçekte ve ülkemizde giderek geriledi. Ancak son yıllarda kenevire (kendir) yönelik ilginin gittikçe arttığı ve kamuoyunda daha fazla yer bulduğu görülmektedir.
Kenevirin saplarından elde edilen lifleri pamuk ve ketenden elde edilenlerden daha sağlam özelliktedir. Ancak, daha kaba olduğundan daha ziyade ip, halat, sicim, kınnap, urgan, halat ve balık ağı yapımında kullanılmaktadır. Ayrıca çuval, yelken ve çadır bezi, araba, vapur, vagon ve askeri top örtüleri, kese gibi dayanıklı malzeme üretimi ile banknot ve sigara kâğıdı gibi özel kâğıtların yapımında da kullanılmaktadır. Daha ince kenevir liflerinden ise iç çamaşırı ve yazlık kumaşlar dokunmaktadır. Lifleri alındıktan sonra geriye kalan sap artıkları yakacak olarak kullanılabilmektedir. Kenevir liflerinden bu kullanımlar dışında inşaat ve yalıtım malzemesi yapımında da yararlanılmaktadır. Tohumlarından elde edilen kenevir yağı Arap sabunu, vernik, cila, boya, kozmetik ürünlerin üretimi yanında, aydınlatma yağı olarak da kullanılmaktadır. Yağı alınmış tohumlardan arta kalan küspeden, hayvan beslemede yararlanılmaktadır. Kenevir tohumlarından elde edilen ekstraktlar ilaç sanayinin hammaddesini oluşturmaktadır. Tohumları çerez olarak yenebildiği gibi kuşyemi olarak da kullanılmaktadır.
Türkiye’de Kenevir Üretimiyle İlgili Tarihsel Süreç
Kenevir ülkemizde Kastamonu başta olmak üzere, belirli illerde üretimi yapılan tek yıllık bir bitkidir. Kenevir üretiminin değerlendirilmesi amacıyla kamu tarafından yapılan ilk yatırımlar Kastamonu’da gerçekleştirilmiştir. Bu yatırımlardan ilki bölgede üretilen kendirlerin havuzlama ve soyma işleminin yapılarak değerlendirilmesi amacıyla Sümerbank tarafından 1946 yılında kurulan Taşköprü (Kastamonu) Kendir Fabrikasıdır. 4 bin ton çubuk kendir işleme kapasitesine sahip fabrika, bölgede 16 bin-24 bin ton üretim olmasına karşın, çeşitli nedenlerle kapasitesinin yarısı kadar kendir alabilmiştir. Fabrikanın tam kapasite ile çalışamaması ve zarar etmesi nedeniyle Sümerbank 1949 yılı sonunda kendir havuzlama ve soyma tesisinin kapatılması kararını alarak 1951 yılı ortalarında faaliyetine son vermiştir.
Kastamonu’da kurulan diğer bir tesis Kendir Sanayii Müessesesidir. Kendir elyafından sicim ve kanaviçe üretimi amacıyla 1945 yılında ivedili sanayi plânına dâhil edilerek 1949 yılında inşasına başlanmıştır. Toprak Mahsulleri Ofisinin çuval ihtiyacını karşılayan fabrika, hammadde olarak kullanılan kendirin randıman ve kârlılığın düşük kalması nedeniyle 1953 yılından sonra, Hindistan’dan çok daha ucuz olan, kendirin muadili olarak kullanılan jüt ithal etmeye başlamıştır. Kendir üretimini olumsuz yönde etkileyen bu durum İzmit de kurulu SEKA’ya ait fabrikaya kâğıt üretiminde kullanmak amacıyla kendir alınmaya başlanması ile telafi edilebilmiştir. 1976 yılında Taşköprü’de SEKA tarafından kâğıt fabrikası kurulma kararı alınmış, fabrika 1984 yılında faaliyete girmiştir. 1998 yılında özelleştirme kapsamına alınan fabrika, 2004 yılında özelleştirilerek satılmıştır. Özelleştirme sonrası fabrikanın kendir ihtiyacının, daha ucuz olduğu için yurt dışından temin edilmesi yoluna gidilmesi, kendir üretimini bitirme noktasına getirmiş, sonrasında fabrika birçok özelleştirme örneğinde olduğu gibi faaliyetine son vermiştir.
Yasal Düzenlemeler
Kamuoyunda kenevir üretiminin yasak olduğu gibi bir intiba olmakla birlikte, Türkiye’de her dönem kenevir üretimi yapıldığı görülmektedir. Kenevir üretimi ile ilgili hususlar 1933 yılında çıkan 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Söz konusu kanunun 3 üncü maddesiyle “Münhasıran esrar yapmağa yarayan nebatın (Hint keneviri) ekilmesi ve her ne şekilde olursa olsun esrarın ihzar, ithal, ihraç ve satışı memnudur” hükmü getirilmiştir. Aynı madde 1979 yılında “Münhasıran esrar yapmak için kenevir ekilmesi ve her ne şekilde olursa olsun esrarın ihzar, ithal, ihraç ve satışı yasaktır” olarak değiştirilmiştir. 2313 sayılı Kanunun getirdiği “Münhasıran esrar yapmağa” yönelik yasaklamanın, kenevir üretiminin bu amaçla değil, lif üretimi amacıyla yapılmış olması nedeniyle gerçekleştirilebildiği değerlendirilmektedir.
Kenevirin izinli olarak ekilmesiyle ilgili düzenleme 1990 yılında 2313 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde yapılan değişiklikte yapılmıştır. Yapılan değişiklikle “Lif, tohum, sap ve benzeri amaçlarla kenevir ekimi”, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı`nın iznine bağlanmış, Bakanlığa “kenevir ekimi yapılacak yerleri tespit, ilan ve üretimini kontrol” etme yetkisi verilmiştir. Yapılan bu değişiklik sonrası Bakanlık tarafından hazırlanan “Kenevir Ekimi ve Kontrolü Hakkında Yönetmelik” 21/10/1990 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Bu yönetmelik 29.09.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Kenevir Yetiştiriciliği ve Kontrolü Hakkında Yönetmeliğin yayımlanması ile yürürlükten kaldırılmıştır. Kenevir yetiştiriciliğine bir önceki Yönetmelikte 18 ilde izin verilmişken, yeni yönetmelikte Şanlıurfa listeden çıkarılmıştır. Zonguldak ilinin bölünmesi ile il olan Karabük ve Bartın listeye eklenerek, izin alınması koşulu ile kenevir üretimi yapılacak il sayısı 19 olmuştur.
Kenevir Üretimimiz
İlaç, kâğıt, biyoyakıt, kumaş, kozmetik alanlarından sabun üretimine ve otomotiv sektörüne kadar oldukça geniş bir kullanım alanına sahip olan kenevir, petrol ve petrokimyanın kullanıldığı her alanda alternatif bir bitkidir. Her geçen gün bir yenisi eklenen üstün özelliklere sahiptir.
1961 yılında yaklaşık 20 bin hektar alanda lif ve tohum olarak 15 bin tonu aşkın kenevir üretimi yapılırken, 2017 yılında 12 hektar alanda 9 ton kenevir lif ve tohumu üretimi gerçekleşmiştir.
Çizelge- 1 Kenevir Üretimimiz
Kenevir üretimimiz son yıllarda yok denecek kadar azalmıştır. Geleneksel olarak üretim yapılan ilimiz olan Kastamonu’da son 10 yıldır bir üretim yapılmamıştır. Samsun’da kenevir üretiminin geliştirilmesiyle ilgili yapılan çalışmalar kapsamında bir miktar üretim gerçekleştirilmiştir.
Çizelge- 2 İllere Göre Kenevir Üretimimiz
Kaynak; TUİK
Kendir üretimi amacıyla kullanılan alan da üretime paralel olarak oldukça küçük düzeyde kalmıştır.
Çizelge-3 İllere Göre Kenevir Üretim Alanlarımız
Kaynak; TUİK
Kendir üretimi amacıyla kullanılan alan da üretime paralel olarak oldukça küçük düzeyde kalmıştır.
Çizelge-4 İllere Göre Kenevir Üretim Alanlarımız
* Ocak-Ekim
Kaynak; TUİK
Kenevir tohumu ithalatımız yıllık olarak değişkenlikler göstermektedir. İthalatın yapıldığı başlıca ülkeler Afganistan, Çin ve Kanada’dır.
Çizelge-5 Kenevir Tohumu İthalatımız
* Ocak-Ekim
Kaynak; TUİK
Dünya kenevir tohumu üretimin %80’ini Fransa gerçekleştirmektedir.
Çizelge-6 Dünya Kenevir Tohumu Üretimi (ton)
Kaynak; FAOStat
2017 yılında Dünya kenevir lifi üretiminin %28’ini Çin, %25’ini Kuzey Kore, %16’sını Hollanda gerçekleştirmiştir.
Çizelge-7 Dünya Kenevir Lifi Üretimi (ton)
Kaynak; FAOStat
Çiftçimizin üretim yapmasını sağlayıcı her türlü girişim önemlidir. Birçok üstün özellikleri olan kenevir üretiminin gelişmesi, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayabilecektir. Ancak bu katkının “bir mucize” gibi gösterilmesi yanılgısına düşülmemelidir. Kenevirin dünya ticaret içindeki payı sınırlıdır. Bu durum göz önüne alınarak, kenevir üretiminin geliştirilmesine öncelikle üretimin çeşitlendirilmesi, alternatif ürünlere yönelinmesi ve ülke ihtiyacının yerli üretimle karşılanması olarak bakılmalıdır.
Kenevir üretiminin geliştirilmesine ilişkin söylemlerin, bu konuda geliştirilecek bir politika ile desteklenmesi gerekmektedir. Bu politikanın bir ayağı kenevir üretiminin karlı bir üretim haline getirilmesi olmalıdır. Bugün bu üretimin gerekli izinlerin alınması şartıyla yapılması önünde bir engel bulunmamaktadır. Ancak kenevir üretimi karlı olmadığı için çiftçi tarafından tercih edilmemektedir. Politikanın bir diğer ayağı ise kenevirin farklı kullanımına ilişkin tesislerinin kurulması olmalıdır. Bu tesisler keneviri hammadde olarak kullanmak suretiyle değerlendirilmesini ve kenevire olan talebin artmasını mümkün kılacaktır.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası